Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Evlerde telaşla sofraların kurulduğu, lüks lokantalarda kahkahaların çınladığı, karanlığın ve hüznün şehir üzerinde ağır bir kadife perde gibi indiği saatlerde, onlar gün boyu saklandıkları kovuklardan dışarı çıkarlar…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Uyku kara bir çarşaf gibi bedenleri sarıp sarmalarken, onlar gün ışıyana dek süren amansız bir ekmek maratonuna başlarlar.
Tehlikelerle dolu bu bin çehreli kentte, nasır bağlamış patileriyle çöp yığınlarının bulunduğu sokakları arşınlarken, düşlerini süsleyen tek bir şey vardır. Bir parçacık kemik bulabilmek…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Uyuz illetinden can veren onlardır. Kuduz yaygarasıyla çoğu kez boş yere öldürülen, acımasızca çöp gibi toplattırılarak kafeslere tıkılan bir türlü anlaşılamayan nedenlerden ötürü toplu katliamlara hedef olan hep onlardır…
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz…
Tanrı’nın heybesinden paylarına düşen 15 yıllık ömürlerini asla tamamlayamazlar. İtile kakıla, horlana taşlana geçen kısacık bir zaman diliminde bir güncük bile köpek tadında yaşayamadan, göç edip gidiverirler bu dünyadan.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz.
Duygulu, sadık ve sevecendirler. Bir lokmacık ekmek uğruna, kulunuz köleniz olurlar. Dövseniz de, sevseniz de, uğruna her şeyinizi verdiğiniz hayırsız insanoğlu gibi terk edip gitmezler sizi.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz.
Tek bir suçları vardır, köpek olmak. Bu suçu da asla isteyerek işlememişlerdir. O sıcacık kebap kestanelerine benzeyen, hüzün dolu gözleriyle özür diler gibi bakmaları, işte bu yüzdendir. Eğer ta içine bakmasını bilirseniz o gözlerin, ısınıverir içinizin bütün üşümüşlükleri.
Siz sokak köpeklerini bilmezsiniz,
bilseniz seversiniz onları…
Bekir COŞKUN
İmparator Gazetesi
Mehmet Ali Arslan