ÖZGÜRLÜK MEŞALESİ BUGÜN YAKILDI..
Senelerdir cepheden cepheye koşmanın verdiği yorgunlukla memleketine gelmişti. Haydarpaşa Limanı’nda bir manga asker ve yakın dostu Dr. Râsim Ferid (Talay) Bey O’nu karşılayanlar arasındadır. İstanbul’da, Marmara Denizi’nin ortasında Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan 55 parçalık işgal donanması Haydarpaşa önünden geçerek demir yerlerine gitmektedir. Kendi memleketinde, düşman gemilerinin bu şekilde rahatça dolaşmaları ağrına gider. Yorgunluğunun üstüne birde bu ağır manzara eklenir. Masmavi gözlerine biriken nemi içine akıtıp, işgal gemilerine son kez bakarak; kararlı ve inançlı bir duyguyla kısa fakat derin anlamı olan tarihi söz dilinden akar: ‘’Geldikleri Gibi Giderler…’’(13 Kasım 1918)
Kararlılık ve inançla dile dökülen, vatan ve özgürlük sevdasıyla söylenmiş bu değerli sözden sadece altı ay sonra, ilk büyük adım atılır. Bandırma Vapuruyla Anadolu’ya gidecektir. Samsun'a doğru yol alırken, düşman zırhlılarının arasından geçerken arkadaşlarına dönerek şunu söyler Mustafa Kemal : “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz. Biz ideali ve imanı götürüyoruz!”
Bilmezler kararlılık ve insan sevdası ,
çelikten duvarları hançer gibi yarar.
Bu iman, bu güç, kaç bedbahta mezar kazar?
Görmezler, kanla sulanan toprak,
karanfil yürekleri bağrına basar.
Bastıkça bağrına çelik göğüslü Mehmet'i
Akdeniz'den, Karadeniz'e
Ay yıldızlı İstiklal uğruna;
Samsun'a dalga dalga inançlar akar...
Ve o güç, inanç, kararlılık ve azimle memleketin,
Dört bucağı özgürlük meş'alesiyle yanar.
Bilmezler, bir adımla başlayan yolculuktan
DAĞ, DAĞ
DENİZ, DENİZ
MUSTAFA KEMALLER çıkar.
Ve her 19 Mayıs'ta Samsun'da
ATATÜRK'ÜM yeniden doğar.
Anılarına, emeklerine sonsuz minnetimle
Gülsen DEDE
imparator Gazetesi
Mehmet Ali Arslan